Üniversitemizin tüm fakülte, yüksekokul, meslek yüksekokul ve bölümlerinde okutulan Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi I dersinin ders içeriği aynıdır.
Dersin içeriği: Dersle ilgili bazı kavramların tanımları; Osmanlı Devletinin Yıkılış sebepleri ve Türk Devrimini hazırlayan sebepler, Osmanlı devletinin sonunu getiren Trablusgarp, Balkan ve I. Dünya Savaşı; Mondros Ateşkes Antlaşması ve Cemiyetler; Türkiye’nin işgali, Direniş Cemiyetleri, Kuvayımilliye, Mustafa Kemal’in Samsuna Çıkması ve Milli Mücadelenin Başlaması; Genelgeler ve Lonreler; TBMM’nin Açılması; Kurtuluş Savaşı için örgütlenme ve Cepheler; Cephelerdeki Askeri Gelişmeler; Kurtuluş Savaşı Sırasındaki Siyasi ve Diplomatik Gelişmeler; Mudanya Ateşkes Antlaşması; Lozan Konferası ve Barışı gibi konuları içermektedir.
ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ OKUMANIN AMAÇLARI
1. Modern Türkiye’nin Doğuşu ve Gelişimini Öğretmek.
2. Türk İstiklal Savaşı, Atatürk İnkılâpları ve İlkeleri, Atatürkçü Düşünce, Türkiye Cumhuriyeti hakkında doğru bilgiler vermek.
3. Türkiye, Atatürk İnkılâpları ve ilkeleri ve Atatürkçü düşünceye yönelik tehditler hakkında doğru bilgiler vermek
4. Türk gençliğini, Ülkesi, milleti ve devleti ile bölünmez bir bütünlük içinde, Atatürk İnkılâpları ve ilkeleri ve Atatürkçü düşünce doğrultusunda milli hedefler doğrultusunda birleştirmek.
5. Türk gençliğini, Atatürkçü düşünce doğrultusunda yetiştirmek ve güçlendirmek
Türk bağımsızlık savaşı ekonomik zorluklar, bir dizi siyasal ve sosyal çalkantılar, birçok iç ve dış sorunlar, engeller, işgaller vb olumsuzlar aşılarak verildi.
M. Kemal 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktığı sırada yurdun durumu şöyleydi: “ Osmanlı Devleti I. Dünya savaşında yenilmiş, ordusu dağıtılmış ve silahları alınmış, koşulları ağır bir antlaşma imzalanmış, ulus yorgun ve yoksul düşmüş,
savaş sorumlular ülkeden kaçmış, padişah, sadrazam ve kabine kendi çıkarlarını düşünmekte ve aciz içinde İşgal Devletleri ülkeyi işgale başlamış, azınlıklar devletin parçalanmasına çalışmakta idi.”
Anadolu halkı 19. yy’lın sonlarında ve 20. yy’lın başında bir çok savaşı yaşamış, adını bile bilmediği cephelerde savaşmış, evlatlarını kaybetmiş, bağını-bahçesini-tarlasını işleyememiş ve ekonomik açıdan büyük sıkıntılar yaşamıştır.
Bütün bunlara rağmen Anadolu insanı yurdu işgal edilince M. Kemal önderliğinde büyük bir özveri ile kadını-erkeği, yaşlısı-genci olarak ulusal bilinç ve ulusal dayanışma içerisinde büyük kahramanlıklar kazanmıştır.
İşte o günkü kuşakların yaşadıklarını ve yaptıklarını düşünerek onlara şükran duymalı ve bu günün değerini iyi bilmeliyiz.
M. Kemal ve arkadaşlarının yaptıkları/yapacakları vatanı kurtarmakla bitmemiştir. Esas işleri vatanı kurtardıktan sonra çağdaş ölçülerde bir modern Türkiye yaratmak olmuştur. Bu dersimizde bunları işleyeceğiz.
İNKILÂP KAVRAMI VE BENZER KAVRAMLAR
İNKILÂP (DEVRİM) : Kelime olarak Arapça kökenli olup bir halden başka bir hale dönüşme, biçim değiştirme, devrim anlamına gelir.
Tanım olarak: Eskimiş, çağın ihtiyaçlarına cevap veremeyen düzeni, devlet ve toplum yapısını zor kullanarak köklü bir biçimde değiştirerek yerine yeni ve çağdaş bir düzen getirmektir.
Atatürk, İnkılâbın tanımını şöyle yapmaktadır. “ Türk ulusunu son yüzyıllarda geri bırakmış olan kurumları yıkarak, yerlerine ulusun en yüksek çağdaş ihtiyaçlarına göre ilerlemesini sağlayacak yeni kurumları koymaktır.”
Yine Atatürk, Türk İnkılâbını şu veciz sözlerle ifade etmektedir. “Uçurumun kenarında yıkık bir ülke… Türlü düşmanlarla kanlı boğuşmalar… Yıllarca süren savaş… Ondan sonra, içerde ve dışarıda saygı ile tanınan yeni toplum, yeni devlet ve bunları başarmak için aralıksız inkılâplar… İşte Türk genel inkılâbının kısa bir ifadesi.”
Bir İnkılâbı şu şartlar oluşturur:
1. Toplumun karşı karşıya geldiği İdari, Hukuki, Sosyal ve Ekonomik Buhranlar
Örn: Fransız ihtilali öncesinde toplum; asiller, rahipler, burjuvalar ve köylüler olmak üzere çeşitli sınıflara ayrılmış, toplumda sosyal denge bozulmuş, toplumsal çatışmalar başlamış, işsizlik ve nüfus artışı başlamıştı.
2. Fikir Hayatının gelişme göstermesi ve İnkılâbı hazırlayan eserlerin verilmesi
Fikirsiz bir inkılâp olmaz. Fransız İnkılâbını Montesqieu, Volter, Jean Jeak Rousseau vb aydınlar eserleriyle hazırlamışlardır. Türk İnkılâbının fikir kadrosunu ise M. Kemal, Ziya Gökalp, Kazım Karabekir, Hamdullah Suphi, Halide Edip, Yakup Kadri vb. birçok yazar ve şair oluşturur.
3. Lider ve Kadronun Oluşması
Lider ve kadro inkılâbın lokomotifidir. Bundan önceki şartlar oluşsa dahi lider ve kadro olmadan inkılâp hareketi olamaz. Türk inkılâbında liderin önemi daha da büyüktür. Örn: Balkan savaşlarında önceleri kendisine bağlı küçük balkan devletlerine yenilen Osmanlı Ordusu, 3 yıl sonra Çanakkale’de İtilaf donanmasını, 6–8 yıl sonra da İtilaf Devletlerini, Yunan ve Ermenileri yenilgiye uğratması M. Kemal gibi orduyu sevk ve idare edebilen ideal bir liderin bulunmasından ileri gelmektedir.
4. Plan, Program ve Disiplin
Bu ilke, bir inkılâbın hazırlanıp işlerlik kazanmasında büyük önem taşımaktadır. Türk İnkılâbı baştan itibaren bir plan, program ve disiplin içinde gerçekleşerek tüm dünyaya örnek olmuştur.
İnkılâp sürecinde zorlama unsuru kaçınılmazdır. Çünkü toplum ve devletlerin başında bulunan insanlar alışılagelmiş, uzun bir zamanda yerleşmiş düzeni derhal ve kendiliklerinden değiştirmezler.
Bunun içindir ki toplumun hemen hemen tüm yapısını değiştiren inkılâplarda insanları bu değişikliğe inandırmak için az veya çok zorlama kullanılır. 1789 Fransız ve 1917 Sovyet Devrimlerinde zor unsuru çok Türk Devriminde ise azdır.
İnkılâbın üç aşaması vardır. Bunlar;
1. Hazırlık aşaması 2. İhtilal aşaması
3.Yeni düzeni getirme aşaması.
Türk İnkılâbı ile Fransız İnkılâbının Karşılaştırılması:
1. Fransız İnkılâbında uzun bir hazırlık yani isyan ve ihtilal süreci vardır. Türk İnkılâbında ise yoktur. Çünkü Osmanlı Devleti zaten Mondros Ateşkes antlaşmasından sonra fiilen devlet olmaktan çıkmıştı. Bunun için Türk İnkılâbından önce devlet sistemini yıkmaya yönelik geniş bir halk hareketi görülmez.
2. Fransız İnkılâbı kendi içinde çıkmış ve kendi yönetimine karşı yapılmıştır. Türk İnkılâbı ise işgal devletlerine karşı bağımsızlık, Osmanlı yönetimine karşı egemenlik mücadelesi olarak başlamıştır.
3. Fransız ihtilalinde ülkede önce fikri hazırlık yapılmış ve hareket fiilen tabandan tavana doğru gelişme göstermiştir. Türk İnkılâbı ise başta M. Kemal liderliğinde tavandan tabana doğru gerçekleşmiştir. Çünkü o günlerde Türk halkı alttan bir İnkılâp hareketini başlatacak eğitim seviyesine sahip değildi.
4. Fransız İnkılâbı, sosyal tabakalardan özellikle Burjuvalar tarafından başlatılmış ve başarılmıştır. Türk toplumunda tarihin hiçbir döneminde sosyal sınıflar olmadığı için Türk İnkılabı bir sınıfa mal edilemez.
5. Fransa’da İnkılâp süreci uzun bir dönemi kapsamış ve kanlı olmuştur. Türk İnkılâbında ise uzun bir dönem ve kanlı bir süreç olmamıştır. M. Kemal “Bu milletin damarlarında o kadar bol kan ve önünde o kadar geniş zaman var mı?” sorusuyla Türk İnkılâbının bu özelliğini açıklamıştır.
İHTİLAL: Bu kelime de Arapçadır. Bozma, kaldırma kökünden gelmektedir.
İhtilal; Bir devletin mevcut siyasal yapısını, iktidar düzenini ortadan kaldırmak için, bu konudaki hukuksal kurallara başvurmadan, zor kullanarak yapılan geniş bir harekettir.
İhtilaller toplumda halk arasında siyasal, sosyal ve ekonomik alanlarda oluşan farklılıklar sonucu meydan gelmektedir. Eğer yönetim halkın refah ve huzurunu sağlayamazsa, toplumsal öğelerin birbirleriyle çarpışması sonucu ihtilal denilen patlama meydana gelir. İhtilal mevcut düzeni yıkar.
İhtilal İnkılâbın bir aşamasıdır. İhtilal başarılı olursa devrim oluşur. İhtilal kısa sürede olur ve devrim aşaması (yeni düzen) yaşanmaya başlanır. İhtilal başarılı olmazsa devrim de oluşmaz.
İhtilal ile siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel alanlarda eski olan ortadan kaldırılır. Ondan sonra inkılâp ile eskiye nazaran daha ileri ve halkın yararına olan yeni bir düzen getirilir. Bu yeni sistem ile devrim başarılı olursa ihtilal de başarılı olmuş olacaktır.
ISLAHAT (REFORM): Bu kelimenin tekili olan ıslah: iyileştirme, düzeltme, eksiklerini tamamlama, fenalığı giderme; Çoğulu olan Islahat ise düzeltmeler, iyileştirmeler, yoluna koymalar anlamlarına gelmektedir.
Islahatta, inkılâptan farklı olarak yeni bir unsur getirme yoktur. Islahatta mevcut düzen korunur ve aslına dokunulmaz. Sadece düzenin bozuk olan, aksayan yönleri için düzeltmeler yapılır.
TEKÂMÜL (EVRİM): Arapça karşılığı; olgunlaşma, ilerleme ve gelişmedir.
Türkçe karşılığı ise evrimdir. Evrimde olayların değişme seyri hızlı değil yavaştır. Toplumun veya düzenin değişimi, zor kullanılmadan zaman ve yer koşulları ile olayın doğal seyrine bırakılmıştır. Sonuç önceden kestirilemez.
Eskinin mi yeniyi, yeninin mi eskiyi asimile (değiştirme) edeceği belli değildir. Sonucun olumlu olması toplumun değişimi kabullenmesi ve topluma yapılan telkinlere bağlıdır. Bunun için de uğranılmak istenen değişimin toplum yapısına uygun olması gerekir.
BATILILAŞMA: Kelime olarak asrileşme, muasırlaşma, garplılaşma anlamlarına gelmektedir.
Batılılaşma; Fransızlılaşma, İngilizlileşme, Amerikanlılaşma ya da Hıristiyanlaşma değildir.
Batılılaşma; batılı devletlerin Coğrafi Keşifler, Rönesans, Reform, Aydınlanma ile başlayıp bu gün ulaştıkları akıl, bilim, teknik, demokrasi vb. alanlardaki çizgiye ulaşmak hatta onun da üstüne çıkmaktır.
M. Kemal Atatürk’e göre batı uygarlığı taklitçilik olsun diye alınmamalıdır. Batı uygarlığının iyi yönleri, bünyemize uygun olan yönleri dünya uygarlık düzeyi içinde alınmalıdır.
MODERNLEŞME (ÇAĞDAŞLAŞMA): Fransızca bir kelime olan Çağdaşlaşma yaşanılan zamana uygunluk anlamına gelir.
Çağdaşlaşma iki anlamda kullanılır. Birincisi; akranlık, aynı zamanda, aynı dönemde yaşama. İkincisi de Çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmaktır. Atatürkçü düşünce sistemi de akla ve bilime dayanır ve çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkmayı amaçlar.
n 2.KONU: OSMANLI DEVLETİNİN YIKILIŞINI VE TÜRK İNKILÂBINI HAZIRLAYAN SEBEPLER.
n A- İÇ SEBEPLER
n 1. Osmanlı İmparatorluğunun Devlet ve Toplum Yapısı Ve Bu Yapının Bozulması:
n Osmanlı Devleti 1299’da Osman Bey tarafından kuruldu.
n 1299–1453 arası Kuruluş dönemini
n 1453–1579 arası Yükselme dönemini yaşadı. Kısa sürede Anadolu’ya, Asya, Avrupa ve Afrika kıtaların bir kısmına; Marmara, Ege, Karadeniz, Kızıl Deniz ve Akdeniz’e egemen oldu.
n OSMANLININ DEVLET VE TOPLUM YAPISI
n Yine bu sürede; yetişmiş devlet adamlarına,(Teokratik mutlak Monarşik Sistem)
n Güçlü ve sürekli bir orduya, (Yeniçeriler, Tımarlı Sipahiler)
n Adaletli ve eşitlikçi hukuk anlayışına,
n Hoş görülü din anlayışına,
n Gelişmiş ve çağını yakalamış eğitim kurumlarına, (Medreseler)
n Sağlam bir ekonomiye,
n İyi işleyen bir toprak sistemine sahip olmuştur.(Tımar sistemi)
n OSMANLININ DEVLET VE TOPLUM YAPISI
n Osmanlıdaki bu sistem, anlayış ve kurumlar bozulmaya başlayınca;
n 1579–1699 Duraklama
n 1699–1792 Gerileme
n 1792–1920 Dağılma dönemleri yaşanmaya başlandı.
n B) DIŞ SEBEPLER:
n 1.Coğrafi Keşiflerin; Rönesans ve Reform Hareketlerinin Osmanlı Üzerindeki Etkileri
n Coğrafi Keşifler; Osmanlı ülkesinden geçen ticaret yollarının güzergâhını değiştirdiği için Osmanlı Devletini olumsuz etkilemiştir.
n Rönesans Hareketleri Osmanlıyı etkilememiştir.
n Reform hareketleri Osmanlıyı olumlu etkilemiştir. Çünkü Reform Hareketleri Avrupa’da karışıklıklar meydana getirirken Osmanlının Batıdaki ilerleyişi kolaylaşmıştır.
n 2. Kapitülasyonların Osmanlı Üzerindeki Etkileri
n Kapitülasyonlar; bir devletin başka bir devlete verdiği ayrıcalıklardır. Kapitülasyonlar ilk defa Kanuni tarafından siyasi ve ticari amaçlarla Fransa’ya verildi(1535)
n Kapitülasyonlar antlaşması daha Kanuni’den sonra başa geçen her padişah tarafından yenilendi.
n 1740’ta I. Mahmut zamanında sürekli hale geldi.
n Fransa’nın dışında İngiltere, Hollanda, Rusya, Avusturya gibi Avrupalı devletlerin çoğuna verildi.
n Kapitülasyon hakkını alan Avrupalı Devletler düşük gümrüklerden yararlanarak kendi mallarını Osmanlı pazarında serbestçe sattılar ve Osmanlı pazarına yabancı mallar egemen olmaya başladı. Yabancı tüccarlarla rekabet edemeyen Osmanlı esnafı ve yerli üretim çökmüş ve Osmanlı ekonomisi yabancılara bağımlı hale gelmiştir. Kapitülasyonlar ve olumsuz sonuçları ancak 1923 tarihindeki Lozan Antlaşmasıyla kaldırılabilmiştir.
n 3. Sanayi İnkılâbının Osmanlı Devleti Üzerindeki Etkileri
n Sanayi İnkılâbı: Kısaca üretim şeklinin değişmesidir. Üretimde el emeğinin yerini fabrikaların almasıdır. Sanayi İnkılâbı ilk olarak İngiltere’de başlamış, diğer Avrupalı devletlere yayılmıştır. Sanayi İnkılâbını gerçekleştiren devletler üretim için hammaddeye ve pazarlara ihtiyaç duymuşlardır. Osmanlı Devleti de Sanayisini tamamlayamadığı için sanayileşen devletlerin hammadde ve pazarı yani sömürgesi durumuna gelmiştir.
n 4. Fransız İhtilalinin Osmanlı Devleti Üzerindeki Etkileri
n Fransız İhtilali getirdiği sonuçlar yönüyle Osmanlı Devletini hem olumlu hem de olumsuz olarak etkilemiştir. İhtilal ile birlikte dünya gündemine giren egemenlik, anayasacılık, eşitlik, hürriyet, insan hak ve özgürlükleri geç de olsa Osmanlı ülkesine gelmiş olması Fransız İhtilalinin olumlu sonuçları olarak bilinir.
n Getirdiği Milliyetçilik akımı yani her ulusun kendi geleceğine kendi karar vermesi azınlıkların etkilenerek Osmanlıya karşı isyan etmesine ve çok uluslu olan Devletin parçalanmasına sebep olmuştur.
n Osmanlı Devletinin Jeopolitik Durumu ve Bu özelliğinden dolayı Karşılaştığı Tehditler
n Jeopolitik Kavramı
n Dünya ve Politika kelimelerinin birleşmesiyle meydana gelir. Dar anlamıyla dış politikanın belirlenmesinde coğrafi etkenlerin esas alınmasıdır. Geniş anlamıyla Jeopolitik; coğrafyanın, ekonominin, sosyal, siyasal ve stratejik faktörlerin bir devletin dış politikasına etkisinin incelenmesidir.
n Devletlerin mekân olarak büyüklüğü, yaşam koşullarının uygunluğu, iklim durumu, toplumsal yapısı, yeraltı-yerüstü kaynaklarının durumu, kültür düzeyi, işgücü, stratejik konumu vb. özellikler jeopolitik açıdan önemlidir.
n Geçmişten günümüze kadar Osmanlının dolayısıyla Türkiye’nin Jeopolitik konumu çok önemlidir. Çünkü Türkiye; Asya-Avrupa-Afrika kıtalarını birleştiren, boğazlara sahip, doğu-batı, kuzey-güney yollarını birleştiren, Balkanlar, Ortadoğu, Kafkasya, Karadeniz ve Akdeniz’e hükmedebilen bir noktadadır. Bu özelliklerden dolayı eski çağlardan günümüze kadar Türkiye Dünya Devletlerinin çekim merkezi ve çıkar çatışmalarının olduğu bir yer olmuştur.
n Rusya’nın Osmanlı Devleti Üzerindeki Emelleri:
n Rusya, tarihi politikası olan “sıcak denizlere ulaşmak” için yüzyıllar boyunca Osmanlı Devletiyle savaşmıştır. Rusya Karadeniz, İstanbul’u, Boğazları ele geçirerek Akdeniz’e ulaşmaya çalışmıştır. Osmanlıdaki Ortodoksları, Balkan milletlerini, Doğudaki Ermenileri Osmanlıya karşı kışkırtmışlardır. Çağdaş teknolojiyi kullanan Rusya Osmanlıya karşı yaptığı savaşların çoğunu kazanmış ve Osmanlının yıkılmasında etkili olmuştur. Rusya’nın sıcak denizlere inme politikasından rahatsız olan İngiltere; Fransa, Avusturya-Macaristan zaman zaman Rusya’ya karşı Osmanlıyı koruma siyasetini izlemişlerdir.
n Avusturya’nın Osmanlı Devleti Üzerindeki Emelleri:
n Avusturya önceleri balkanlardaki ulusların birçoğuyla aynı kökten geldiği için Osmanlı Devletinin balkanlardaki topraklarına göz dikmişti. Fakat daha sonra Rusya’nın balkanlarda genişleme politikasından rahatsız olunca bu amaçlarından vazgeçti. Yine de Osmanlının parçalanma döneminde Bosna-Hersek’i topraklarına katmaktan geri durmamıştır.
n Fransa’nın Osmanlı Devleti Üzerindeki Emelleri:
n 1535’te Fransa’ya Kapitülasyonların verilmesiyle dostane bir şekilde başlayan ilişkiler, dağılma döneminde Fransa’nın da Osmanlı toprakları olan Mısır, Cezayir, Tunus gibi yerleri işgal etmesiyle bozulmuştur. Zaman zaman Osmanlıdaki çıkarlarını kaybetmemek için Rusya ve İngiltere gibi devletlere karşı Osmanlıyı koruma yolunu da seçmiştir. Mondros Ateşkesinden sonra Suriye, Lübnan, Çukurova, Urfa, Antep ve Maraş topraklarını işgal etmiştir.
n İngiltere’nin Osmanlı Devleti Üzerindeki Emelleri:
n Dünya’nın en büyük sömürgeci devleti olan İngiltere Amerika’dan Hindistan’a kadar büyük bir sömürge imparatorluğunu kurmuştu. Osmanlıyı Hindistan sömürgesine giden yolların emniyetçisi olarak görüyordu. Bunun için de Osmanlıyı bazen Rusya’ya bazen de Fransa’ya karşı koruma politikasını sürdürmüştür. Kendi çıkarları için Osmanlının güçsüz bir şekilde yaşamasını istiyordu. Fakat 1878 Berlin Antlaşmasından sonra Osmanlıyı koruma politikasını değiştirdi. Kıbrıs, Mısır gibi Osmanlı topraklarını işgal ederek Osmanlıyı paylaşma faaliyetlerine katıldı. I. Dünya ve Kurtuluş Savaşında Osmanlı topraklarını işgal etti.
n Almanya’nın Osmanlı Devleti Üzerindeki Emelleri:
n Siyasi birliğini geç tamamlayarak sömürge yarışına İngiltere ile rekabet ederek girdi. Bunun için doğrudan Osmanlı topraklarında gözü yoktu. İngiltere ile olan mücadelesinde Osmanlıya yakınlaşarak koruma politikasını sürdürdü. Böylece Osmanlı Devletinden ekonomik ve siyasi çıkarlar elde etmek istiyordu. Sonuçta Osmanlı Devleti I. Dünya Savaşına Almanya’nın yanında girdi.
n İtalya’nın Osmanlı Devleti Üzerindeki Emelleri:
n Siyasi birliğini tamamlayınca sömürgecilik yarışında Osmanlı topraklarına göz dikti ve 1911 yılında kuzey Afrika’daki Osmanlı toprağı olan Trablusgarp’ı işgal etti.
n Yunanistan’ın Osmanlı Devleti Üzerindeki Emelleri:
n Fransız İhtilalinin getirdiği milliyetçilik akımından etkilenerek Osmanlıya karşı bağımsızlığını kazanan ilk millet Yunanlılardır. 1829 Edirne Antlaşması ve Rusya’nın desteği kurulan Yunanistan Osmanlı aleyhine topraklarını genişletmeye başladı. Balkan Savaşlarında Osmanlı ile savaşan Yunanistan’ın Osmanlı toprakları üzerinde “Megalo İdea” denilen Büyük Yunanistan’ı kurma politikası vardı. Buna göre Trakya’yı, İstanbul’u, Boğazları ve Batı Anadolu’yu topraklarına katmak istiyordu. Kurtuluş Savaşında İtilaf Devletlerinin desteği ile Batı Anadolu’yu işgal eden Yunanistan Milli Mücadele ile yenilgiye uğratılmıştır.
n 2.Osmanlı Devletinde Islahat Hareketleri ve Bu Islahat Hareketlerinin Başarısızlıkla Sonuçlanması:
n ISLAHATLAR
n —Duraklama Dönemi Islahatları (Baskı ve şiddet, yüzeysel, kişilere bağlı, askeri ve mali alanda)
n —Gerileme Dönemi Islahatları(Batıdan etkilenme. Askeri ve mali alanlarda ıslahatlar yapıldı. Matbaa ülkeye getirildi.)
n Dağılma Dönemi ıslahatları:
n III. Selim Dönemi Islahatları
n — Devletin yıkılışını önlemek amacıyla ileri gelen devlet adamlarından oluşan“Danışma Meclisi” kuruldu
n — Nizam-ı Cedit adıyla bir düzen ve bir ordu kuruldu.
n — Ordunun subay ihtiyacını karşılamak amacıyla Kara Mühendishanesikuruldu
n — Batılı başkentlere elçiler gönderildi
n II. Mahmut Dönemi Islahatları:
n — Ayanlarla Sened-i ittifak yapıldı
n — Tüm yeniliklere karşı çıkan Yeniçeri Ocağı kaldırıldı.
n — Yerine Asakir-i Mansure-i Muhammadiye adıyla modern bir ordu kuruldu.
n — Harbiye, Tıbbiye gibi askeri okullar açıldı.
n — İlköğretim zorunlu hale getirildi.
n — Yurt dışına öğrenciler gönderildi.
n — Medreselerin yanında batılı tip okullar açıldı
n — Nüfus ve mülk sayımı yapıldı
n — Takvimi Vekayı (Resmi gazete) çıkarıldı
n — Memurlara fes ve pantolon giyme, sakal kesme zorunluluğu getirildi.
n Tanzimat Dönemi Islahatları: (1839–1876)
n Tanzimat Fermanı. 3 Kasım 1839
n — Mustafa Reşit Paşa tarafından okundu
n — Devlet hayatının her alanına yenilik getirmeyi amaçlar
n — Ülke sorunlarına çözüm getirmenin herkesin yasal kurallara uyması gereğinden geçtiğini ifade eder.
n — Fermana göre; can, mal, namus, mülkiyet güvencesi getirilecek. Kanun önünde herkes eşit sayılacak. Vergi ve askerlik işleri düzene bağlanacak.
n Bu yeniliklerin dayanağı eğitim olmalıydı. Çünkü yenilikler hak ve sorumluluklarını bilen nesiller tarafından korunabilirdi. Bu nesilleri yetiştirmek ve eğitim sorununu çözmek için Rüştiye, idadi, Kız sanat, Kız öğretmen okulları açılmıştır. Ferman, ülkedeki vatandaşların tümünü haklar bakımından eşitlemiştir.
n Amaç Devleti dağılmaktan kurtarmaktı.
n Islahat Fermanı 1856
n Amaç: Gayrimüslim vatandaşlara haklar vererek devlete bağlılıklarını sağlamak, Rusya’ya karşı Avrupalı Devletlerin desteğini sağlamak, Batılıların devletin içişlerine karışmalarını engellemekti.
n Tanzimat Fermanı ile gayrı Müslimlere verilen haklar biraz daha genişletilmiş, onlara bedelli askerlik hakkı tanınmış, okul, hastane, kilise, ticarethane vb. açma imkânı sağlanmıştır.
n Sonuçta bu ferman ile Osmanlı Devleti, ne ülkesindeki azınlıkların bağımsızlık isyanlarını azaltabilmiş ne de Batılı Devletlerin içişlerine karışmalarını engelleyebilmiştir.
n GENÇ OSMANLILAR (JÖN TÜRKLER
n Ülkede içte ve dışta bunlar olup biterken yeni kitap ve gazetelerin çıkması, Avrupa’ya öğrencilerin gönderilmesi, Batılı tarzda okulların açılması ve benzeri gelişmeler Osmanlıda yeni bir aydın sınıfını meydana getirmiştir. Namık Kemal, Ziya Paşa, Ali Süavi, Şinasi, Mithat Paşa gibi kişiler Osmanlıyı içinde bulunduğu durumdan kurtarmak için harekete geçerek “Genç Osmanlılar Cemiyeti”ni kurdular.
n GENÇ OSMANLILARIN ÇALIŞMALARI
n Bu aydınlar Osmanlıdaki sorunların Mutlak Monarşi ile çözülemeyeceğini, Anayasal Meşrutiyete geçilmesi gerektiğini savunmuşlardır. Yine bu aydınlar ülkedeki herkese din, dil, mezhep, ırk ayırımı yapmadan ülke yönetimine katılma ve anayasal hakların verilmesiyle dağılmanın önlenebileceğini düşünüyorlardı. Bu amaçla Meşrutiyeti ilan etmeyen Abdülaziz’i tahtan indirerek yerine II. Abdülhamit’i getirdiler. II. Abdülhamit tahta çıktıktan sonra Osmanlının ilk Anayasası olan Kanuni Esasiye ilan edildi. Seçimler yapılarakMebusun Meclisi toplandı. Böylece I. Meşrutiyet yönetimine geçildi (1876). Ancak 1876’da açılan Mebusun Meclisi ve Kanuni Esasiye 1878’de padişah tarafından ortadan kaldırıldı.
n İTTİHAT VE TERAKKİ CEMİYETİ
n Aydınlar ve II. Abdülhamit’in yönetimine karşı olan genç subaylar yönetime karşı gizliden örgütlenerek “İttihat ve Terakki Cemiyeti” ni kurarak Meşrutiyeti yeniden geri getirmenin mücadelesini verdiler. Mustafa Kemal’in de içinde bulunduğu genç aydın ve subaylar II. Abdülhamit’e karşı 1908’de isyan ederek Meşrutiyet’i ikinci defa ilan ettiler. Böylece Osmanlı Ülkesinde 1918’e kadar devam edecek olan II. Meşrutiyet Dönemi başlamış oldu. Ancak Ülkede Meşrutiyete karşı olanlar İstanbul’da 31 Mart ( Miladi takvime göre 13 Nisan 1909) ayaklanmasını çıkardılar. Bu ayaklanmayı İttihat ve Terakki’ye bağlı, Kolağasının M. Kemal’in olduğu Selanik’ten gelen Hareket Ordusu tarafından bastırıldı ve ayaklanmadan sonra II. Abdülhamit de tahtan indirildi.
n İTTİHAT VE TERAKKİ YÖNETİMİ
n 1908’de yapılan seçimleri İttihat ve Terakki Partisi kazanarak iktidara geldi. Böylece Osmanlı Ülkesinin yönetimi Enver, Talat ve Cemal Paşaların başında bulunduğu İ. Ve T. P’ne geçti. Bilgi ve tecrübe olarak yönetime hazır olmadıklarından ilk başlarda ülke yönetimini perde arkasında 1913 yılındaki Hükümet Darbesi (Bab-ı Ali Baskını) ile de doğrudan yönlendirmeye başladılar
n 3. 19.Yüzyılın Sonunda ve 20. Yüzyılın Başında Osmanlı Devletindeki Fikir Akımları
*OSMANLICILIK
*İSLAMCILIK (ÜMMETÇİLİK)
*TÜRKÇÜLÜK (TURANCILIK)
*BATICILIK
*ADEMİ MERKEZİYETÇİLİK (YERİNDE YÖNETİM)
NOT: Bu fikir akımlarının tümünün ortak amacı Osmanlı Devleti dağılmaktan kurtarmaktır.
n OSMANLICILIK
n Fransız İhtilalinin getirdiği milliyetçilik akımından etkilenen Osmanlıya bağlı milletler tek tek isyan edip devletten ayrılmaya başlayınca dağılmayı önlemek amacıyla yapılan Islahatların yanında çeşitli fikir akımları da ortaya çıkmıştır. Bu fikirlerden biri olan Osmanlıcılık; Osmanlı toplumunda din, dil, ırk ayırımı yapmadan tüm Osmanlı vatandaşlarını Osmanlı şemsiyesi altında toplamayı amaçlamaktadır. Bu düşünceye göre; Müslim-gayrimüslim herkese anayasal haklar ve ülke yönetimine eşit katılma hakkı verilirse özellikle azınlıkların ülkesden ayrılmasına gerek kalmayacaktır. Bu akımı Genç Osmanlılar savunmuş, Meşrutiyet yönetimine geçerek bu fikri uygulamışlardır. Ancak balkan uluslarının bağımsız isyanlarının başarılı olması ve bu azınlıkların devletten ayrılmasıyla bu düşünce iflas etmiştir.
n İSLAMCILIK (ÜMMETÇİLİK)
n Özelde Osmanlıdaki genelde tüm Müslümanların Osmanlı Halifesinin etrafında toplanması gerektiğini savunan düşünce akımıdır. II. Abdülhamit döneminin siyasi düşüncesi haline gelmiştir. Gayrımüslim vatandaşları Osmancılık fikri ile devlete bağlı tutamayınca İslamcılık fikriyle devletin Müslüman vatandaşları bir arada tutulmaya çalışılmıştır. Bunların bir kısmı Osmanlının geri kalmasını, Şeriattan uzaklaşmaya bağlarken diğer bir kısmı bazı yanlış geleneklerin ve hurafelerin İslamlaştırılmasına bağlamaktadır. İslamcılık düşüncesinin Osmanlı Devletini dağılmaktan kurtaramayacağı, milliyetçilik fikrinin Müslümanlar arasında yayılmasıyla ortaya çıkmıştır. Balkan savaşları sırasında Müslüman Arnavutlukların Osmanlıdan ayrılmaları ve I. Dünya Savaşında Arap Müslümanlarının Osmanlıya karşı İngilizlerle işbirliği yapmaları buna verilebilecek iki önemli örnektir.
n TÜRKÇÜLÜK (TURANCILIK)
n Osmancılık akımıyla azınlıkları, İslamcılık ile de Türk olmayan Müslümanları Devlete bağlı tutamayınca tüm Türkleri bir bayrak altında toplamayı amaçlayan bir düşüncedir. Bu akım ırk birliği esasına dayanır. Çünkü devlet ancak dili, dini, soyu, ülküsü bir olan bir topluma dayanarak ayakta kalabilir. Ziya Gökalp’ın çabalarıyla bu akım bilimsel bir boyut kazanmıştır. Gökalp’a göre “dilde, güzel sanatlarda, ahlakta ve hukukta Türk; din-devlet ayırımını yapmak şartıyla dinde İslam; bilimde, felsefe’de ve teknikte de batılı olmak” gerekmektedir. Türkçülük İttihat ve Terakkinin siyasi düşüncesi haline gelmiştir.
n BATICILIK
n Osmanlının geri kalmasını, teknik ve bilimsel açıdan Batının gerisinde kalmaya bağlayan bir fikirdir. Lale devrinden günümüze kadar devam etmektedir. İlk önce askeri alanda başlayan batılılaşma daha sonraları devletin her kurumunda devam etmiştir.
n 3. KONU OSMANLI DEVLETİNİN PARÇALANMASI
n 1. OSMANLI DEVLETİNİ PARÇALAMA PROJELERİ
n Duraklama döneminin sonlarından itibaren girdiği savaşları kaybeden Osmanlı Devletinin bu durumu düşmanlarını cesaretlendirmiş, dostlarına da stratejik konumu çok önemli olduğu için bu ülkeden pay almak için harekete geçme fırsatını vermiştir.
n Osmanlı Devletini parçalama projesi Batılılar tarafından “Şark Meselesi” (Doğu Sorunu) olarak isimlendirilmiştir. Bu projeyi ilk olarak ortaya atan Devlet ise Rusya’dır. Bu projeye göre Osmanlılar ilk olarak Avrupa daha sonra Anadolu topraklarından atılacaktı.
n 1. OSMANLI DEVLETİNİ PARÇALAMA PROJELERİ
n Osmanlı Devletini parçalama projesinin ilk adımı 1780 de Avusturya İmparatoru ile Rus Çariçesi II. Katerina’nın Petersburg’ta atıldı.
n İkinci adım; Rus Çariçesi ile Avusturya İmparatoru arasında yapılan Kerson görüşmesidir(1786). Buna göre Osmanlı Devleti Avrupa’dan atılacak ve toprakları iki devlet arasında paylaşılacaktı.
n Üçüncü adım; Fransız Napolyon-Rus Çarı arasındaki 1807 Tilsit Görüşmesi ve 1808’de yine aynı ikili arasında yapılan Erfurt Görüşmesidir.
n 1. OSMANLI DEVLETİNİ PARÇALAMA PROJELERİ
n 1844’te Rusya Osmanlıyı parçalama teklifini bu sefer İngiltere’ye yaptı. Fakat İngiltere çıkarları gereği bu teklife olumlu veya olumsuz bir yorum getirmedi. Çünkü İngiltere Rusya’nın genişlemesinden rahatsızlık duyuyordu. İngiliz Dışişleri Bakanlığına göre “Rusya, Tuna’da durdurulmazsa İndus’ta durdurulacaktı”. Ayrıca İngiltere, Osmanlı Devletini Hindistan’a giden sömürge yollarının güvencesi olarak görmekteydi.
n Rusya, Osmanlıyı paylaşma teklifini 1853’te İngiltere’ye yineleyince ikinci kez ret cevabıyla karşılaştı.
n İngiltere, 1878 Berlin Antlaşmasından sonra Osmanlıyı yaşatma-koruma politikasını terk etti ve yaşatmaya çalıştığı “Hasta Adam” ın toprakları üzerinde çıkarlarına uygun küçük devletler kurdurma politikasına yöneldi. Böylece İngiltere Orta Doğu’daki çıkarlarını bu devletçikler yoluyla sürdürecekti.
n OSMANLI DEVLETİNİ PARÇALAMA PROJELERİ
n Batılıların Osmanlı Devletini paylaşma politikası
n 20. Yüzyılda’da devam etti. 1908’de İngiltere ile Rusya Osmanlıyı paylaşmak için Reval’de tekrar bir araya geldiler.
n I. Dünya Savaşının devam ettiği 1915 ve 1916 yıllarında da Rusya, İngiltere, Fransa ve İtalya Anadolu topraklarını paylaşmak için aralarında gizli antlaşmalar yaptılar. Bu antlaşmaları Mondros Ateşkes Antlaşmasıyla da hayata geçirdiler.
n 2.OSMANLI-ALMAN YAKINLAŞMASI
n Almanya, siyasi birliğini 1871’de tamamladı. Sömürgecilik yarışına başlayan Almanya, İngiltere’nin sömürgelerine göz dikti. Özellikle Hindistan’a giden İngiliz sömürgelerini vurmanın tek yolu Osmanlıdan geçiyordu. Bunun için 1878 Berlin Antlaşmasından sonra Osmanlı-İngiltere dostluğu yerini Osm.-Alman yakınlaşmasına bıraktı. Osm. Devleti, şimdiye kadar Fransa ve İngiltere’den askeri uzmanlar getirirken artık Almanya’dan uzmanlar getirmeye başladı. 1889’da Berlin-Bağdat demiryolu inşaatı ve imtiyazı Almanya’ya verildi. Böylece I. Dünya Savaşından önce Osm. Devletinin politikası da iyice Almanya’ya yönelmiş oluyordu.
n 3. TRABLUSGARP SAVAŞI
(1911–1912)
n Osmanlı Devleti ile İtalya arasında yapıldı.
n Sebepleri:
n 1. İtalya’nın siyasi birliğini geç tamamlaması ve sömürgecilik yarışına geç başlaması.
n 2. Trablusgarp’ın (Libya) İtalya ile karşı karşıya olması. (Coğrafi yakınlık)
n 3.Buranın güçsüz Osmanlı Devletinin elinde bulunması.
n 4. Burası dışında sömürülecek fazla yerlerin kalmaması.
n Bölgenin işgali için İtalya;
n Yüzyılın başından itibaren buraya işçiler göndermiş, yerleşim birimleri kurmuş, kendisi için etki alanları yaratmıştır.
n Rusya ve Avusturya ile antlaşmalar yapmıştır.
n Osmanlı Devletinden Trablusgarp ve Bingazi’nin 24 saat içinde kendisine teslim edilmesini istemiştir.
n Bu 24 saat geçmeden Trablusgarp ve Bingazi’nin Osmanlılarca geri bırakıldığını, buradaki İtalyan ve diğer Hıristiyan vatandaşlara kötü davranıldığını gerekçe göstererek bölgeyi işgal etmiştir.
n Bölgeye modern silahlarla donatılmış 80.000 askerini göndermiştir.
n Çanakkale Boğazını donanmayla kapatmıştır
n Osmanlı Devletinin Durumu;
n İtalya’nın bölgedeki faaliyetlerine karşılık II.Abdülhamit buraya subaylar, silah ve cephane göndermişse de yeni yönetim bunları geri getirtmiştir.
n Mevcut ordusuyla burayı savunamayan Osmanlı ancak M. Kemal, fethi bey, Enver Bey gibi gönüllü subayları buraya göndermiştir.
n Bölge savunması için 3.500 Osmanlı askeri ve 20.000 eğitimsiz, silahsız ama gayretli yerli halktan oluşan kuvvetler vardı.
n Savaşın sonu
n Derne ve Tobruk’ta başarılar kazanıldıysa da Balkan savaşlarının yaklaşması, askeri ve ekonomik yetersizlikler ve Rodos ile 12 Adanın işgal edilmesi taraflar arasında Uşi Antlaşmasının yapılmasına sebep oldu (1912). Buna göre; Trablusgarp İtalya’ya, Rodos ve 12 Ada Osmanlı Devletine bırakıldı. Osmanlı Devleti Rodos ve 12 Ada’yı Balkan savaşları sonuna kadar İtalya’ya bıraktı ama bir daha geri alamadı.
n Antlaşmanın Önemi; Osmanlı Devleti, Kuzey Afrika’daki son toprak parçasını da kaybetti.
n BALKAN SAVAŞLARI (1912-1913)
n Nedenleri
n 1-Rusların Balkanlarda takip ettiği politika(panslavizm): Rusya dış politikasında öncelikle iki amaca yönelmişti.Balkan topraklarını slav devletleri arasında paylaştırmak ve Boğazlara yerleşmek.Amacına ulaşmak için balkan devletlerini Osmanlı Devletine karşı kışkırtmıştır.
n 2-Balkan Devletlerinin kendi aralarında ittifak yapmaları: Bulgaristan temel olmak üzere Balkan Devletleri kendi aralarında Osmanlı Devletine karşı ittifak antlaşmaları yapmışlardır.
n 3-Trablusgarp savaşının çıkması: Osmanlı Devletinin bu savaş nedeniyle güçsüz düşmesinden yararlanmak isteyen Balkan Devletleri savaş için hazırlıklarına başlamışlardır.
n 4-İngiltere’nin Reval görüşmesinde Rusya’yı Balkanlar ve Boğazlar üzerinde serbest bırakması (1908)
n 5-Balkan Devletlerinin dağılmakta olan Osmanlı topraklarını ele geçirmek istemeleri.
n
n 1.BALKAN SAVAŞI (1912)
n Trablusgarp savaşının devam ettiği sırada Rusya’nın girişimiyle Bulgaristan, Sırbistan, Yunanistan ve Karadağ Osmanlı Devleti’ne karşı ittifak kurdular. Bu ittifak Türkleri Avrupa’dan atmayı amaçlıyordu. 8 Ekim 1912’de Karadağ’ın Osmanlı Devletine savaş ilanıyla Balkan savaşları başladı ve diğer Balkan devletleri de bu savaşa katıldılar.
n Osmanlı Devleti savaştan bir süre önce ordularının bir kısmını terhis etmişti. Savaşa hazır olmadığı gibi orduda hem alaylı-mektepli, hem de, itilafçı-ittifakçı şeklinde gruplaşmalar vardı.
n Komutanlar arsında da ciddi boyutlara ulaşan rekabet ortaya çıkmıştı. Bu nedenle Osmanlı Devleti yapılan savaşlarda başarılı olamadı ve Bulgarların Edirne’yi alarak Çatalca’ya kadar gelmeleri ile barış istemek zorunda kaldı.
n Londra Barış Antlaşması (30 Mayıs 1913)
n 1. Osmanlı Devleti’nin batı sınırı Midye-Enez hattı olacak.
n 2. Arnavutluk ve Ege Adaları’nın geleceği büyük devletlere bırakılacak
n 3. Yunanistan; Selanik, Güney Makedonya ve Girit’i alacak.
n 4. Bulgaristan; Kavala, Dedeağaç ve bütün Trakya’yı alacak.
n 5. Sırbistan ise Orta ve Kuzey Makedonya’yı alacak
n I. Balkan Savaşı’nın Sonuçları
n 1. Osmanlı Devleti, Edirne ve Kırklareli dahil Balkan topraklarından çekildi. Midye-Enez hattının batısındaki topraklar Osmanlı Devleti’nin elinden çıktı.
n 2. Ege Adaları’nı savunmak için Hamidiye Kruvazörü’nün başarıları da yeterli olmadı.
n 3. I. Balkan Savaşı sırasında Arnavutluk bağımsızlığını ilan etti. Arnavutluk, Osmanlı Devleti’nden ayrılan en son Balkan devletidir (28 Kasım 1912).
n 4. M. Kemal’in “ordunun siyasete karışmaması” şeklindeki görüşünün doğruluğu anlaşıldı.
n 5. Londra görüşmelerinin devam ettiği sırada bir hükümet darbesi düzenlendi. Bu olay sonucunda İttihat ve Terakki Partisi’nin 1918’e kadar devam edecek iktidarı başladı (Babıâli baskını).
n 6. I. Balkan Savaşı sonunda Bulgaristan Ege denizine ulaştı.
n 7. Osmanlı Devleti’nin batıda sadece Bulgaristan’la sınırı kaldı.
n 8. Bulgaristan’ın çok güçlenmesi ve Osmanlı devleti’nden alınan toprakların paylaşılmasındaki problemler II. Balkan Savaşına neden oldu.
n 9. I. Balkan Savaşı’ndan sonra Osmanlıcılık fikrinin başarılı olamayacağı görüldü ve milliyetçilik cereyanı güçlendi. Balkanlarda Türk azınlığı meselesi ortaya çıktı. Osmanlı Devleti’nin elinden çıkan Balkan topraklarından birçok Türk ve Müslüman Anadolu’ya göç etmek zorunda kaldı.
n
n 1.Balkan Savaşı Sonrası Haritası
n II. BALKAN SAVAŞI (1913)
n Osmanlı Devletinin uğradığı ağır yenilgi sonucunda Balkanlardan çekilmesi otoritesizliğe yol açmıştı. Osmanlı Devleti’nden alınan toprakların paylaşılması Balkan Devletleri arasında anlaşmazlığa neden olmuş, özellikle Bulgaristan’ın çok güçlenmesi savaşların yeniden başlamasına zemin hazırlamıştır.
n II. Balkan Savaşı, Bulgaristan ile Romanya, Yunanistan ve Sırbistan arasında meydana geldi. Osmanlı Devleti bu savaşlardan yararlanarak Kırklareli ve Edirne’yi geri aldı. İkinci Balkan Savaşında Bulgaristan yenildi. Balkan Devletleri arasında Bükreş Antlaşması yapılarak savaşa son verildi (10 Ağustos 1913). Bu antlaşma ile Bulgaristan; Romanya, Sırbistan ve Yunanistan’a toprak verdi. Fakat Ege denizi ile bağlantısını sürdürdü.
n 2.Balkan Savaşlarının Sonrası Sınırlar
n Balkan Savaşlarından Sonra Yapılan Antlaşmalar
n İstanbul Antlaşması (29 Eylül 1913)
n Bulgaristan’la yapılmıştır.
n * Kırklareli, Dimetoka ve Edirne Osmanlı Devletine verilecek.
n * Meriç nehri sınır olacak.
n * Bulgaristan’daki Türkler dört yıl içinde göç edebilecekler.
n * Kalan Türkler her türlü din ve mezhep hürriyetinden yararlanacak.
n * İlk ve Orta okullardaki eğitim dili Türkçe olacak.
n * Türklerin mülkiyet hakkına saygı gösterilecek.
n Atina Antlaşması 14 Kasım1913
n Yunanistan’la yapılmıştır. Adalar sorunu barışın imzasını geciktirmiştir.
n * Girit Yunanistan’a bırakılacak.
n * Ege Adaları’nın durumu büyük devletlerin hakemliğine bırakılacak.
n * Yunanistan’da kalan Türklerin hakları güvence altına alınacaktır.
n * Büyük devletler 16 Aralık 1913’te İmroz, Bozcaada, Kaş ve Meis adalarının dışında kalan bütün adaları Yunanistan’a verdi. Fakat Yunanistan bu adaları silahlandırmayacaktı.
n İstanbul Antlaşması (13 Mart 1914)
n Sırbistan ile yapılmıştır. Sırbistan’la ortak sınır olmadığından sadece Sırbistan’da kalan Türklerin haklarını korumaya yönelik hükümler yer almıştır.
n I. DÜNYA SAVAŞI 1914- 1918
n Savaşın sebepleri:
n 1- Sömürgecilik yarışı ve Bloklaşmalar
n 2- Milliyetçilik
n 3- Almanya ve İngiltere arasındaki ekonomik ve silahlanma yarışı
n 4- Almanya-Fransa arasındaki “Alsas-Loren” sorunu
n 5- Balkanlardaki Rusya-Avusturya çekişmesi
n 6- Alm.ve İtalya’nın sömürgecilik yarışında geç kalmaları
n 7-Avus.Mac.İmp.’u Veliahdının bir Sırplı tarafından öldürülmesi
n BLOKLAR
n İTİLAF DEV.(ANLAŞMA)
n İngiltere
n Fransa
n Rusya
n Sırbistan
n İtalya
n Romanya
n Japonya
n A.B.D
n İTTİFAK DEVLETLERİ (BAĞLAŞMA)
n Almanya
n Avusturya-Macaristan İmparatorluğu
n İtalya
n Osmanlı Devleti
n Bulgaristan
n OSMANLI DEVLETİNİN BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞINA GİRMESİ
n A) Osmanlı devleti Açısından Savaşa Girme sebepleri
n 1- İtilaf devletlerinin güven vermeyen politikaları
n 2- Kaybettiği yerleri geri almak
n 3- Savaşın Almanların kazanılacağına güvenilmesi
n 4- İdarecilerin Alman yanlısı politikaları
n 5- İngiltere’ye sipariş edilen iki Osmanlı gemisinin verilmemesi
n 6- İki Alman gemisinin Osmanlıya sığınıp Rus limanlarını bombalamaları
n 7- Turan İmparatorluğunu kurma düşüncesi
n B) Almanya’nın Osmanlının kendi yanında savaşa girmesini istemesinin nedenleri
n 1- Yeni cephelerin açılmasıyla Almanya ve Avusturya’nın hafifleyeceği düşüncesi
n 2- Süveyş Kanalını kaparak İngiltere’nin sömürge yollarını kapatmak
n 3- Osmanlı Halifesinin dini gücünden yararlanarak İtilafların sömürgelerindeki halkı ayaklandırmak
n 4- Osmanlının hammadde kaynakları ve insan gücünden yararlanmak
n I. Dünya Savaşında Osmanlı Devletinin Savaştığı Cepheler
n a) Kafkasya Cephesi
n b) Çanakkale Cephesi
n c) Kanal Cephesi
n d) Suriyen-Filistin Cephesi
n e) Irak Cephesi
n f) Hicaz-Yemen Cephesi
n NOT: Bu cepheler Osmanlı Devletinin topraklarını savunmak amacıyla savaştığı cephelerdir.
n g) Makedonya Cephesi
n h) Romanya Cephesi
n ı) Galiçya Cephesi
n
NOT: Müttefiklerine yardım amacıyla girdiği cepheler
n a) Kafkasya Cephesi
n Doğuda Ruslara karşı açılmıştır. Enver Paşa komutasındaki 150.000 kişilik Osmanlı ordusu 20 Aralık 1914-19 Ocak 1915 tarihleri arasındaki Sarıkamış Harekatında 90.000 kayıp vermiştir. 1916 yılında Ruslar Trabzon ve Erzincan’a kadar olan yerleri aldılar. Fakat Ekim 1917’de Rusya’da Bolşevik Devrimi meydana gelince Ruslar savaştan çekilmiş ve İttifak Devletleriyle Brest-Litowsk Antlaşmasını yaptılar. Buna göre Ruslar işgal ettikleri yerleri ve daha önce almış oldukları Kars-Ardahan-Batum’u da geri verdiler.
n b) Çanakkale Cephesi
n Bu Cepheyi İngiltere ve Fransa ekonomik ve sosyal bunalımlar içinde olan dostları Rusya’ya yardım götürmek, İstanbul’u alarak Osmanlıyı saf dışı etmek, Sömürge yollarının güvenliğini sağlamak ve Balkan devletlerini kendi yanlarında savaşa girdirmek amacıyla açtılar. Önce denizden sonra da karadan Çanakkale’yi geçmeyi deneyen İtilaflar aldıkları yenilgiden sonra geri çekilmek zorunda kaldılar. Osmanlı ordusu hem denizde hem de karada büyük zaferler kazandı.
n Çanakkale deniz savaşları
n Çanakkale kara savaşları
n Çanakkale Zaferinin Sonuçları:
n 1- Osmanlının zafer kazandığı tek ve en önemli cephedir.
n 2- Rusya’ya yardım gidemeyince Bolşevik İhtilali meydana geldi.
n 3- Osmanlı devleti saf dışı edilemeyince savaş 2 yıl daha uzadı.
n 4- Bulgaristan İttifak devletlerinin yanında savaşa katıldı.
n 5- Türk ordusunun kahramanlığı, M. Kemal’in liderliği ortaya çıktı.
n 6- 250.000 civarında kayıp verilince daha sonraki dönemde yetişmiş eleman sıkıntısının yaşanmasına yol açtı.
n c) Kanal Cephesi
n Almanların isteğiyle İngiltere’nin sömürgelerine giden yolları kapatmak amacıyla açılan bir cephedir. İngilizlere alınan yenilgiden sonra Filistin ve Suriye İşgal edilmiştir.
n d) Filistin-Suriye Cephesi
n İngilizlere karşı açılmıştır. M. Kemal’in savaştığı cephelerden biridir.
n e) Irak Cephesi
n Irak ve Musul Petrol yataklarını almak isteyen İngilizler tarafından açılmıştır. Osmanlı ordusu ilk başlarda başarılar kazandıysa da Musul’a kadar olan yerler kaybedilmiştir
n f) Hicaz-Yemen Cephesi
n İngilizlere karşı kutsal yerleri savunmak amacıyla açılmıştır. Bu Cephelerde Osmanlı ordusu İngilizlerle birlikte Araplarla da savaşmak zorunda kalmıştır.
n Sınırları dışında Savaştığı Cepheler:
n Romanya-Galiçya ve Makedonya cepheleri Osmanlının kendi müttefiklerine yardım etmek amacıyla savaştığı cephelerdir. Buralarda da ağır yenilgiler alınmıştır.
n Savaş sırasında Osmanlı Devletini paylaşmak amacıyla yapılan gizli antlaşmalar
n 1- Sykes-Picot Ant.( Fransa ile İngiltere arasında)
n 2- Petrograt Sözleşmesi (Frs.İng.Rus.)
n 3- Saint Jean de Maurienne ( Frs.İng.İtl.)
n 4- Boğazlar Antlaşması
n 5- Londra Antlaşması
n 6- Mac Mahon Antlaşması (İng. İle Araplar arasında)
n Tarafsız Devletlerin Savaşa Girmeleri
n 1917 yılında Yunanistan ve A.B.D. taze kan olarak İtilaf Devletlerinin yanında savaşa dahil olmuşlardır. Özellikle A.B.D.’nin taze kan olarak savaşa girmesi savaşın gidişatını değiştirmiş ve İtilafların savaşı kazanmalarına sebep olmuştur. A.B.D. savaşa girerken savaş sonrası yapılacak antlaşmalar ve barışın kalıcı olması için başkanları adıyla bilinen ve 14 maddeden oluşan Wilson İlkelerini yayınlamıştır.
n Wilson İlkelerinin önemli maddeleri:
n 1- Yenenler yenilenlerden toprak ve savaş tazminatı almayacak
n 2- Barış antlaşmaları gizli değil açık yapılacak
n 3- Kara suları dışında, savaşta ve barışta denizlerde mutlak bir serbestlik bulunacak
n 4 Uluslar arsı tüm ekonomik engeller kaldırılacak ve eşitlik sağlanacaktır.
n 5- Silahlanma bırakılacak ve bu konuda karşılıklı teminat verilecek
n 6- İşgal edilmiş olan Rus toprakları boşaltılacak ve Rusya’nın kendini geliştirmesi için her türlü imkan verilecektir.
n 7- Belçika yeniden kurulacak, Alsas-Loren Fransa’ya verilecek, İtalya’nın sınırları ulusal esaslara göre düzeltilecek, bağımsız bir Polonya devleti kurulacaktır.
n 8- Büyük küçük ulusların bağımsızlıklarının ve toprak bütünlüklerinin karşılıklı güvenliğinin garanti altına alınması amacıyla milletler arası bir teşkilat kurulacaktır. (Cemiyeti Akvam)
n 9- Osmanlı Devletinde Türklerin oturdukları bölgelerin bağımsızlığı temin edilecek, Türk egemenliği altında bulunan diğer uluslara da çoğunlukta bulundukları yerlere bağımsız bir devlet kurmaları sağlanacaktır.
n 10- Boğazlar, uluslar arası garanti altında bütün devletlerin ticaret gemilerine açık bulundurulacaktır.
n Savaşın sonuçlanması ve antlaşmalar
n A.B.D.nin savaşa girmesiyle İtilaf devletleri savaştan galip ayrılmış ve yendikleri devletlerle önce Ateşkes daha sonra da Barış antlaşmalarını imzalamışlardır.Yapılan barış antlaşmaları ve yapıldıkları devletler şunlardır:
n 28 Haziran 1919 Versay Ant. Almanya ile
n 10 Eylül 1919 Sen Jermen Ant. Avusturya ile
n 4 Haziran 1920 Triyanon Ant. Macaristan ile
n 27 Kasın 1919 Nöyyi Ant. Bulgaristan ile
n 30 Ekim 1918 Mondros Ateşkes Ant. Osmanlı Devleti ile
n 10 Ağustos 1920 Sevr Barış Ant. Osmanlı Devleti ile
n Savaşın Sonuçları:
n 1- İngiltere savaştan en kazançlı çıkan devlet olmuştur.
n 2- Dünya barışını sağlamak amacıyla Milletler Cemiyeti (Cemiyeti Akvam) kurulmuştur.
n 3- Manda ve himaye sistemi getirilmiştir.
n 4- Milliyetçilik düşüncesi güçlenmiş ve milli devletler kurulmuştur.
n 5- İmparatorluklar yıkıldı. Yeni rejimler ortaya çıktı.
n 6- 10 milyon civarında kayıp verildi
n 7- Çekoslovakya, Avusturya, Macaristan, Polonya, Litvanya, Ukrayna, Estonya ve Yugoslavya gibi devletler kuruldu.
4. Mondros Ateşkes Antlaşması ve cemiyetler
I. DÜNYA SAVAŞI’NDAN SONRA OSMANLI DEVLETİ’NİN DURUMU
n Birinci Dünya Savaşında Osmanlı Devleti’nin mağlubiyeti kesinleşince İttihatçılar, savaşın sorumluluğunun kendilerine yükleneceğini ve Harp Divanı’nda yargılanacaklarını bildiklerinden gizlice yurdu terk ettiler. Bu gelişmeler sonunda 14 Ekim 1918’de Ahmet İzzet Paşa başkanlığında kurulan yeni kabine itilaf devletlerinden ateşkes istedi.
n MONDROS ATEŞKES ANTLAŞMASI ( 30 EKİM 1918)
n Wilson prensiplerine güvenen Ahmet İzzet Paşa Kabinesi, İtilaf devletleri ile ateşkes yapmak için Rauf Orbay başkanlığında bir heyet hazırladı. Limni Adası’nın Mondros Limanı’nda dört gün süren görüşmeler sonunda ağır şartlar taşıyan Mondros Ateşkesi Bahriye Nazırı Rauf Orbay ile İtilaf devletleri adına İngiliz Amirali Calthrope arasında imzalandı (30 Ekim 1918).
n Ateşkes Antlaşmasının Maddelerini;
n 1- Osmanlı Devleti’nin Egemenlik Haklarını Kısıtlayan Maddeler,
n 2- Askeri Yükümlülük Getiren Maddeler,
n 3- Ekonomik Yükümlülük Getiren Maddeler olmak üzere 3’e ayırmak mümkündür.
n 1. Osmanlı Devleti’nin Egemenlik Haklarını Kısıtlayan Maddeler
* Boğazlar bütün devletlerin gemilerine açık olacak ve İtilaf Devletlerince işgal edilecektir.
* Müttefikler, güvenliklerini tehdit edecek bir durum olduğunda her hangi bir stratejik noktayı işgal edebileceklerdir (anlaşmanın asıl metninin 7. maddesi).
n 7. Maddenin Yorum
a. İtilaf devletleri işgalleri bu maddeye dayanarak yaptılar.
b. Bu madde bütün Osmanlı topraklarının işgal edilmesine zemin hazırladı.
c. İtilaf devletleri bu maddeyi ateşkese koyarak Wilson prensiplerine ters düşmekten kurtuldular.
d. Ateşkesin en ağır maddesidir.
n * Vilâyet-ı sitte’de ( altı Doğu ilinde, Erzurum, Van, Harput, Diyarbakır, Sivas, Bitlis) bir karışıklık çıktığında İtilaf devletleri buraları işgal edebilecektir. (anlaşmanın asıl
n metninin 24. maddesi)
n Yorum: Bu madde ile Ermeniler korunmuş ve ileride kurulması amaçlanan Ermeni devletine zemin hazırlamıştır. Ateşkesin İngilizce metninde bölgeden altı ermeni vilayeti olarak söz edilmiştir.
n * Bütün ulaşım ve haberleşmeye ait araç-gereçler İtilaf devletlerinin denetimine girecektir.
n Yorum: Haberleşme hattı ele geçirilerek işgalci güçlere karşı yapılabilecek topyekün isyanlar önlenmeye çalışılmıştır. Aynı zamanda bütün vatan topraklarının işgal edilebileceğine dair belirtidir.
n Askeri Yükümlülük Getiren Maddeler
n * Sınırların korunması ve iç güvenliğin saplanması için gerekli askeri kuvvetten başkası terhis edilecektir.
n * İtilaf ve Ermeni esirleri İtilaf devletlerine teslim edilecektir. Türk Esirleri ise, bırakılmayacak
n * Trablusgarp, Bingazideki Türk subayları İtalyanlara; Hicaz, Suriye ve Irak’ta bulunan askeri birlikler itilaf devletlerine teslim olacaktır. Ayrıca İran ve Kafkasya’ya giren Osmanlı birlikleri işgal ettikleri yerlerden derhal geri çekilecektir.
n * Osmanlı Devleti’nin bütün savaş gemileri teslim olacak ve limanlarda tutuklu bulundurulacaktır.
n Bu maddelerle Osmanlı Devleti, savunmasız duruma getirilmiş ve işgaller kolaylaştırılmıştır. Ateşkes anlaşmasında devletlerin eşitliği prensibine uyulmadığını göstermektedir.
n Ekonomik Yükümlülük Getiren Maddeler
n * Ülkenin ihtiyacı karşılandıktan sonra geri kalan kömür, akaryakıt ve deniz gereçlerinin hiçbiri dışarıya satılamayacaktır.
n * Bütün demir yolları İtilaf devletlerinin denetimine verilecektir.
n * Toros tünelleri İtilaf devletleri işgal edilecektir.
n Yorum: Devletlerin varlıklarını devam ettirmelerinde ekonomik bağımsızlık çok önemlidir. Çünkü ekonomik bağımsızlığı olmayan devletlerin siyasi bağımsızlığı da geçicidir. İtilaf devletleri bu ağır hükümleri Osmanlı Devleti’ne kabul ettirerek Osmanlı devletini ayakta duramayacak ve kendilerine bağımlı olacak hale düşürmüşlerdir.
n Ateşkes hükümlerine göre Osmanlı imparatorluğu fiilen tarihe karışmıştır. Çünkü bu hükümlerle Osmanlı imparatorluğu çökmüş ve galip devletlerin kendisi hakkında vereceği karara razı olmuştur. İtilaf Devletleri’ne kayıtsız şartsız teslim olan Osmanlı Devleti, yurdun işgalini de kabullenmiş oluyordu.
n Ateşkese Tepkiler ve Ateşkesin Uygulanması
n Mondros Ateşkes Antlaşması, Osmanlı Devleti’nin varlığını ortadan kaldırmaya yönelik olduğu halde Osmanlı devlet adamları bunu görememişlerdi. Sadrazam Ahmet İzzet Paşa, Mondros Ateşkes Antlaşmasının Bulgaristan, Avusturya ve Almanya ile yapılan ateşkes anlaşmalarından daha hafif olduğu görüşünde idiler. Padişah ise ağır şartlar taşımasına rağmen ateşkesin kabulünden yanaydı.
n Mondros Ateşkes Antlaşması sırasında Yıldırım Orduları Grup Komutanı olan Mustafa Kemal Ateşkesin en çok, memleketi yabancı işgaline açık bırakan hükümlerine tepki gösterdi. İstanbul hükümetinin tavrı ise Yıldırım Orduları Grubunu ve VII. Ordu karargahını kaldırmak oldu. Mustafa Kemal de Harbiye Nezareti emrine alındı.
n Ateşkese Tepkiler ve Ateşkesin Uygulanması
n İng. Musul’a (3 Kasım 1918). Mondros Ateşkes Antlaşmasının. İngilizler Musul’dan sonra Urfa, Antep ve Maraş’ a girdiler.
n Fransızlar, Adana ve çevresini,
n İtalyanlar, Antalya ve Konya’yı
n 13 Kasım 1918’de İtilaf donanması İstanbul’u
n Yunanlılar; 15 Mayıs 1919’da İzmir ve çevresini işgal ettiler
n İstanbul hükümetinde ise Ahmet İzzet Paşa’nın istifasından sonra yeni kabineyi Tevfik paşa kurdu. Ancak onunda istifası üzerine 4 mart 1919’da yeni hükümet İngiliz taraftarı olan Damat Ferit Paşa tarafından kuruldu. Osmanlı parlamentosu da kapatıldı.
n Mondros Ateşkes Antlaşmasından Sonra Kurulan Cemiyetler.
n A- Zararlı Cemiyetler
1-Azınlıklar Tarafından Kurulan Cemiyetler
2-Milli Varlığa Düşman Cemiyetler
n B- Yararlı-Milli-Müdafa-i Hukuk Cemiyetleri
n 1- Azınlıklar Tarafından Kurulan Cemiyetler
n Mavri Mira Cemiyeti : İstanbul’da Rum patrikhanesinde patrik vekilinin başkanlığında kuruldu. Yunan Kızılhaçı, Muhacirin komisyonu ve Rum okullarında görevli azınlıklar tarafından desteklendi. Cemiyetin amacı; İzmir ve çevresi ile Doğu Trakya’nın Yunanistan’a katılmasını sağlamaktı. |